26 Ağustos 2017 Cumartesi

Trukid Sunny Days Güneş Koruyucu

    Yaz mevsiminin vazgeçilmezlerinden biri olan güneş koruyuculara en çok da daha savunmasız olan çocukların ihtiyacı var. Birkaç senedir çocuklar için farklı güneş koruyucuları denedim ve en çok trukid sunny days güneş kreminden memnun kaldım. Üç senedir de kullanmaya devam ediyorum.
   Trukid sunny days güneş losyonunun SPF 30 koruyuculuğu var. Hem yüz hem de vücut için kullanılabiliyor. Bu güneş koruyucunun tek olumsuz tarafı sürülmesi çok da kolay değil.  Yapısı krem gibi fakat iyice yedirmezseniz bir beyazlık kalıyor ciltte. Bu yüzden  iyice yedirilmesi gerekiyor. Koruyuculuğu gayet iyi ve en güzel tarafı da içeriğinin tamamen doğal olması. Trukidin içeriğinde paraben, fitalat, gluten, Sls, dioxane  yok.  Güneşe çıkmadan 15 dk önce sürüyoruz. Benim için öncelikli olan içeriğinin temiz olması. Ben dermoeczanemden almıştım.
 https://www.dermoeczanem.com/
   Çocuğunuz  için gönül rahatlığıyla içinize sinerek kullanabileceğiniz bir güneş koruyucu arıyorsanız tavsiye ederim.

24 Ağustos 2017 Perşembe

Yeniden Merhaba

    Uzun  bir aradan sonra blogumdayım. Tekrar burada olduğum için çok mutluyum. Hani insan evinden bir müddet ayrı kalıp tekrar evine döndüğünde "oh çok şükür insanın evi gibisi yok" der ya. İşte ben de şuan o duygularla yazıyorum. Çok şükür tekrar evimde yani blogumdayım.
    Doktora  tezimle ilgili sıkıntılar vardı ve sürem çok az kalmıştı bu yüzden sıkı bir çalışma dönemine girmem gerekiyordu. Gerçekten çok sıktım kendimi elimden geleni yapmaya çalıştım. Çok şükür ki TİK'i başarıyla geçtim. Bundan sonra altı aylık sürelerle tezi bitirene kadar TİK'e girip başarılı olmam gerekiyor. Yani ara ara blogumdan uzak kalmam gerekebilir.
    Aslında bu yazıyı iki hafta önce yazacaktım ama yaylada olduğum için bilgisayar yoktu. Şu anda da yok ama daha fazla bekleyemediğim için telefondan yazıyorum.  Bugün blogumu ilk açtığım gün kadar heyecanlıyım. Bu süreçte yorumlarıyla bana destek olan siz güzel dostlarıma tek tek çok teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız.
    Yeniden merhaba!

19 Nisan 2017 Çarşamba

Güzel Dostlara

Merhaba!

Bu aralar yazamıyorum bloga.  Hatta bırakın yazmayı giremiyorum bileL  Çünkü doktora tezim için tez komitesine tezimi sunmam gerekiyor.  Yani kısacası yoğunlaşarak çalışmam gerekiyor. Hem anne hem eş hem çalışan bir kadın hem doktora öğrencisi olarak  zamanı yetiştiremiyorum ve çok zorlanıyorumL  Çalışmasam içim rahat değil, bloga yazmasam içim rahat değil.  Ne yapacağımı bilemedim.  Sonra şöyle düşündüm.

Madem biz blog yazarları bir aile gibiyiz ve birbirimize destek olacağız. Ben de böyle sesiz bir şekilde ortadan kaybolmaktansa sebebini yazmayı tercih ettim.  Çok zorlu bir jürinin karşısına çıkacağım ve ister istemez strese giriyorum. Birden fazla sorumluluğum da olunca bu stres daha da katlanıyor haliyle.  “Ya nasip” deyip çıktığım bu yolda yine “ya nasip” deyip elimden geleni yapmaya çalışacağım.

Sonuç ne olur bilmiyorum; ama umarım iyi bir sonuçla ve gönül rahatlığıyla dönerim buralara. Dualarınızı bekliyorum güzel dostlar. Haydi, kalın sağlıcakla!

7 Nisan 2017 Cuma

Evvel Zaman İçinde

“Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında
Yekpare geniş bir anın
Parçalanmaz akışında”  A. Hamdi Tanpınar

Bu aralar zamanın hızına yetişemiyorum, su gibi akıp geçiyor.

Oysa “Evvel zaman içinde …” diye başlamıştı her şey.

Çocukken zaman dediğimiz şey ne kadar da cömertti. Hep aynıydı, eksilmiyordu. Belki de bu yüzden hemen büyümek istiyorduk.

Sonra zamanla değişti her şey.  Geçti günler, haftalar… Hayallerimizle süsledik zamanı.

Gel zaman git zaman, büyü bozuldu. Durdurmayı istedik zamanı. 

Şimdilerde zamanla yarışır olduk.  

Zaman bize inat durmadan ilerliyor. 

Biz ise; bazen zaman kolluyor, bazen zaman kazanıyoruz.  

Bazen zaman öldürüyor, bazen de kendimize zaman veriyoruz. 

Hatta zaman bize uymazsa biz zamana uyuyoruz.

Ha bir de “zaman her şeyin ilacı” diyoruz. 

Kaç zamandır,

Zaman tanıyorum kendime,

Çabucak geçmesini mi, durmasını mı istiyorum diye zamanın.

Zamanı çözemedim ben. Sanki girift bir bilmece.

Söyleyin a dostlar!

İçinde miyiz yoksa dışında mıyız zamanın?

Zaman dönüp duran bir çember mi etrafında döndüğümüz?

Zaman bir kara delik de yavaş yavaş içine mi çekiliyoruz?

Yoksa. Yoksa zamanda kayıp mı oluyoruz gitgide…

Eğer öyleyse,

Zamanımız dolmadan, sevdiklerimizin kıymetini bilmek dileğiyle…



29 Mart 2017 Çarşamba

Mim/ Sizce Mutluluk Nedir?

Merhaba!

“Her Çocuk Yeni Bir Dünya” bloğunun sahibesi sevgili Betül Yaşar güzel bir mim başlatmış ve herkesi davet etmiş. Mim “sizce mutluluk nedir?” şeklinde tek soruluk bir mim. Çok şükür ki küçük şeylerden mutlu olabilen bir insanım. Ben de bu mim hakkında bir şeyler yazmak istedim.

Mutluluk,

Bir anne için çocuğunun ilk gülücüklerini, ilk kelimelerini duymaktır. İlk adımlarının heyecanına şahit olmaktır.

Sevenler için sevdiğinden alınan bir çiçektir, sadakattir.

Uzun bir seyahatten sonra evine döndüğünde “evim gibisi yok “demektir.

Temizlik yaptıktan sonra bir köşeye çekilip etrafı seyretmektir.

Son anda otobüse yetişmektir.

Bitirilen bir örgü, sıcak bir çorbadır bazen.

Gökyüzünün mavisiyle denizlerin mavisi arasında derin bir nefes almaktır.


Mevsimlerin değişimini ağaçlardan izlemek,

Açan çiçekte baharı görmektir,

Hastalıktan sonra iyileşmek,

Sabrın sonundaki selamettir,

Yardım etmektir,

İyilik yapmaktır,

Gönüllerde olmaktır,

Emektir,

Vefadır,

Beklediklerin,

Başardıkların,

Umutlarındır.

Her sabah uyandığında  “Bir fırsat daha verildi” diye düşünüp şükretmektir.

Her daim mutlu olmanız dileğiyle

27 Mart 2017 Pazartesi

Sansiro Pure Selection

Merhaba!
İçim sıkıldığı zaman, kafam meşgul olup biraz umutsuzluğa düştüğümde parfümlere falan merak sararım ben. Şimdiki ruh halim de biraz inişli çıkışlı olduğundan mıdır nedir nicedir dikkatimi çeken, alsam mı diye düşünüp bir türlü cesaret edemediğim vücut spreyini aldım nihayet. Daha önce bayan şekerr bloğunun sahibesi Betül Fidan blogunda yazmıştı. Ben de onun olumlu yorumlarını görünce almaya karar verdim. İyi ki de almışım. Çok sevdim gerçekten.

Sansiro vücut spreyinin farklı koku seçenekleri mevcut. Ben üç tanesini deneme fırsatı buldum. Diğerlerinin numuneleri yoktu maalesef. Denediklerim içinde de en çok "pure selection" olanını sevdim. İçinde kırmızı erik, frezya ve sarı papatya notaları var. Şekerli değil tatlı bir koku. Bu tatlılık insanı baymıyor; aksine rahatlatıyor, huzur veriyor.  Hafif kokuları sevenler tercih edebilir. Hatta ben kokusunu bigbabol sakız kokusuna benzetiyorum biraz. Bahara çok yakışan bir koku. Rüzgârda burnuma geldikçe daha çok hoşuma gidiyor kokusu.

150 ml.lik şişelerde satılıyor. Bence oldukça bereketli. Kalıcılığı orta, gün içinde tazelemek gerekebilir. Kıyafetin üstünde de denedim iz bırakamıyor. Hatta kıyafette daha da kalıcı oluyor. Fiyatı da gayet uygun. Ben 5.90 TL gibi bir fiyata aldım.


Bu aralar benim gibi kokulara merak saranlara, bahara uygun vücut spreyi arayanlara ve hafif kokuları sevenlere tavsiye edilir efendim. Güzellikle kalın, mutlu kalın.

21 Mart 2017 Salı

BİDİGAGO


Bu sene keşfettiğimiz bir kitap Bidigago. Kitapta ilgimi çeken ilk şey kitabın adıydı. “Nasıl bir kitap acaba?” diye elime aldığımda sıra dışı bir kitapla karşılaştığımı fark ettim.

Çocukların yaratıcı zekâlarını kullanmaya ve geliştirmeye yönelik hazırlanan kitapta birçok eğlenceli aktivite var. Hani biz yetişkinler büyüdükçe çocukken sahip olduğumuz bakış açısını yavaş yavaş kaybedip standartlaşıyoruz ya işte bu kitap o standart kalıpları yıkan bir kitap bence.

Bir yavru deve -  anne deve hikâyesi var, belki bilirsiniz.

Yavru deve annesine sormuş:
-Anne niye bizim toynaklarımız var?
Annesi cevap vermiş:
-Çölde kuma batmamak için.
Yavru deve tekrar sormuş:
-Peki kirpiklerim niye bu kadar gür?
Annesi cevap vermiş:
-Çölde kum fırtınalarında kum kaçmasın diye.
Yavru deve bir soru daha sormuş:
-Bizim niye hörgücümüz var:
Anne deve sabırla yanıtlamış:
-Çölde susuz kalmamak için.
Yavru deve sonunda dayanamayıp:
-Peki, anne o zaman hayvanat bahçesinde ne işimiz var? demiş.

Maalesef bizim eğitim sistemimiz, çocukların yaratıcı zekâlarını geliştirmekten çok ezberciliğe iten bir sistem. Bütün çocuklar aynıymış gibi kabul ediyoruz ve bir süre sonra tek düze bir öğrenci profili ortaya çıkıyor. Bu yüzden böyle alışılmışın dışında ve yaratıcı zekâyı geliştirmeye yönelik kitaplara ihtiyaç var.

Eda Albayrak’ın yazdığı Abm yayınlarından çıkan kitap 7 yaş ve üstü için önerilse de bence çocuklar kadar yetişkinlere de hitap ediyor. Ayrıca çocuğuyla vakit geçirmek isteyen annelere, çocukluğundaki bakış açısını yeniden yakalamak isteyenlere ve öğretmenlere de bu kitabı tavsiye ediyorum. Bu arada kitabı okurken yanınıza bir kâğıt ve kalem almayı unutmayın.