Tudem yayınlarından çıkan kitap Pelin
Güneş tarafından kaleme alınmış. Bu kitabı geçen sene kitap fuarından almıştık.
Kitabın isminden de anlaşılabileceği gibi hikâye, 3.sınıfta okuyan bir çocuğun,
Togancan’ın, sınıfındaki olaylar ve kişiler üzerine kurgulanmış.
Kitap, oldukça sürükleyici. Konu
olarak da çocukların ilgisini hemen çekti. Bu yüzden çocuklar kitabı bir
solukta ve severek okudular. Hatta bir müddet sonra ikinci kez okudular. Kitabın
ana kahramanı Togancan’ın sınıfındaki çocukların her birinin öne çıkan birtakım
özellikleri var. Yazar, kişilerin isimleri ve özellikleri arasında ilişki kurmuş.
Ve kişiler hep bu özelliklere göre davranış sergilemiş. Mesela Sakincan,
sürekli uyuyan bir çocuk. Doğadan, doğa sevgisiyle dolu. Uzayhan, bilim kurgu
meraklısı bir çocuk. Atakcan ise panik
atak bir çocuk. Hatta bazı çocukların bu özelliği ailelerinden onlara geçmiş gibi
yani genetik özellikler diyebiliriz. Servetcan ekonomiden çok iyi anlıyor ve
Bay Parasayar’ın oğlu. Sakincan’ın babası ise Bay Miskingil.
Gelelim kız kahramanlarımıza.
Bestesu, müziksever ve ağlak. Bilgenaz, sınıf birincisi ve ağlak. Kalbinaz,
Cilvenaz da diğer kızlar gibi şiir, müzik, bebek seven tipik kız ve ağlak
olarak tanıtılıyor. Sadece Berraksu ağlak değil, yeşil ve çok güzel gözleri
var. Bilmiyorum neden kızların hepsi ağlak ve tipik kız olarak kurgulanmış
sanki standarlaştırılmış. Evet duygusallık var kızlarda; ama bir genelleme
yapmak ne kadar doğru olur bilemiyorum. Nitekim Kemal ve Cemal kitap hakkında
konuşurken “Bence de kızların hepsi aynı, hepsi ağlak ya! dediler. Ama kuzenleri(kuzenleri
kız) ise kitabı okuduğunda “Bence kızların hepsi böyle değil” diye sitemli bir tepki
verdi.
Kitaptaki kişiler, karakterden ziyade
öne çıkan özellikleriyle birer “tip” olarak kurgulanmış. Bu güzel sınıfın
öğretmenlerinin ismi ise Bayan Sinirbasan. Kitapta bir de ikizler var.
Bizimkiler okuyunca önce sevindiler. “Aa bizim gibi ikizler!” diye. Ama sonra
ikizlerin öne çıkan özelliğini okuyunca canları sıkıldı. Kitaptaki ikizlerin yani Batak ve Tatak’ın
özelliği; çok yaramaz yani tam bir baş belası olmaları. Kitapta “çifte bela
ikizler” diye geçiyor. Bizimkiler nedense pek bozuldu bu özelliğe. Yukarıda da
demek istediğim buydu işte. Çocuklar kitapta geçen kahramanları benimsedikleri
için verdikleri tepkiler de farklı olabiliyor.
Kitapta çocukların dikkatini çeken şeylerden
bir diğeri de ”Bay Parasayar, Bayan Sinirbasan, Bay Miskingil” gibi ifadeler. Bu
kullanım daha çok İngilizcedeki kullanım ya da çeviri kitaplarda rastladığımız
şekilde. Sanırım bu yüzden yadırgadılar ki bence de haklılar; çünkü biz günlük
kullanımda da bu şekilde ifade etmiyoruz.
Kitapta Boracan’ın sınıfa geldiği
bölüm ve onun etrafında oluşan anne-baba-çocuk ilişkisinin yazar tarafından çok
iyi tespit edilmiş olduğunu ve başarılı bir şekilde işlendiğini düşünüyorum. Bu
bölüm gerçekten yetişkinlere de mesajlar veriyor.
Bir öğretmen olarak ister istemez
dikkatimi çeken bir özellik daha var. Kitapta geçen bazı kelimeler konuşma
dilinde yazılmış. “Bulucaz bir çaresini” gibi. Oysa konuşurken bu şekilde
söylesek de yazarken “Bulacağız bir çaresini” şeklinde yazılmalı. Hele ki çocuk kitaplarında
buna daha çok dikkat edilmeli diye düşünüyorum. Onlara okuma sevgisi kazandırırken
Türkçemizin güzelliklerini de öğretmemiz gerekir.
Biz bu kitabı sevdik. Bir solukta
okuduk. Bu hafta, Dünya çocuk kitapları haftası. Bu yüzden yazımızı da biraz
uzun tuttuk. Dünya çocuk kitapları haftamız kutlu olsun efendim. Keyifli okumalar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder